28 Eylül 2011 Çarşamba

Gelmeden önceki hafta, Salı günü kollarımdaydın; ne ara gittim?

Niye gittim?

Sarılsaydın da durdursaydın, gitmemi istemeseydin -istemediğin her halinden belliydi- gidemezdim belki. Kalırdım kollarında, kollarının arasında. Bekledin gitmemi. İstemedin ama bekledin. Biliyorduk ki gidecektim. Yoruldum çok.

Dudaklarını özlediğimi söylemiş miydim?

Odamı, yatağımı da özledim. Ama en çok o odadaki seni özledim ben. Bir gece de olsa, o odadaki varlığını, kokunu özledim. Gitme desen gitmek zorunda kalırdım.

Gitme diyemedin, yine gittim.

Seni çok seviyorum.

Söyle, Neyin Var?

İşler beklediğimden hızlı ilerliyor. Hızlı geçen günler, hızlı geçen dersler, hızlı okunan kitaplar, zamanında halledilen ödevler, hızlı yenilen yemekler ve diğer her şey.

Zaman hızlı ilerliyor evet, ama henüz İstanbul’a dönmeme gerçekten çok var.

Etraftakilerin tuhaf olduğu yahut bana tuhaf geldiği aşikar, ama eminim ben de onlara fazla tuhaf geliyorumdur o yüzden pek de bir sıkıntı yok.

İngilizce muafiyet sınavından aldığım 84 –BA lan, boru değil- ve bu dersten iki dönem de muaf oluşum, Radyo Kulübü’nün kısa bir süre sonra programcı seçimi için beni arayacak olması, Radyo Haber Merkezi’nin Cuma günkü ilk toplantısına katılacak olmam gibi şeyler işin eğlenceli tarafları. Şüphesi olan var mı, yok.

Sosyalleşme için herhangi bir çaba içerisinde olmamama rağmen sosyallik gelip beni buluyor, yapılacak bir şey yok. Radyo Haber Merkezi ise işin hakikaten ciddi boyutu.

Şimdi düşününce, yanlış yerde değilmişim gibi geliyor. Ama bu İstanbul'u özlediğim gerçeğini değiştirmez.


16 Eylül 2011 Cuma

Sabah olsun istemiyorum.
"arada üniversite okumak lazım, arada gitmek lazım" demişti Özgün.
"artık oralı oluyorsun" dedi birileri ya da herkes.
"Mersin yakın Ankara'ya, gelirsin" demişti Özgün ve Nilze.
"Derslerine iyi çalış, kitap okuma, ders çalış" demişti teyzem.
"Parana dikkat et" demişti annem.
"Oğluuum oy kurban olurum sana ağzını yüzünü yuğarım" demişti ablam.
***
Şimdi, bu akşam, saat 21.00 Özkaymak otobüsüyle, gidiyorum. Annemle. Annem Pazar günü geri dönecek İstanbul'a.
Bu gece son kez yatacağım bu yatağa.
Alışırsın, diyorlar; alışırım da...
Alışacak olmak zor geliyor.

Yazdık da ne oldu?!

İzleyiciler

Powered By Blogger